NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
49 - (2416) حدثنا
إسماعيل بن
الخليل وسويد
بن سعيد. كلاهما
عن ابن مسهر.
قال إسماعيل:
أخبرني علي بن
مسهر عن هشام
بن عروة، عن
أبيه، عن
عبدالله بن
الزبير. قال:
كنت
أنا وعمر بن
أبي سلمة، يوم
الخندق، مع
النسوة. في
أطم حسان.
فكان يطأطئ لي
مرة فأنظر.
وأطأطئ له مرة
فينظر. فكنت
أعرف أبي إذا
مر على فرسه
في السلاح،
إلى بني قريظة.
قال: وأخبرني
عبدالله بن
عروة عن
عبدالله بن
الزبير قال:
فذكرت ذلك
لأبي. فقال:
ورأيتني يا
بني؟ قلت: نعم.
قال: أما
والله! لقد
جمع لي رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
يومئذ، أبويه.
فقال: "فداك
أبي وأمي".
[ش
(في أطم) الأطم
الحصن، وجمعه
آطام. كعنق
وأعناق. قال
القاضي: ويقال
في الجمع أيضا
إطام كآكام
وإكام. (يطأطئ)
معناه يخفض لي
ظهره].
{49}
Bize İsmail b. Halil ile
Süveyd b. Said ikisi birden İbni Müshir'den rivayet ettiler. İsmail dedi ki:
Bize Âli b. Müshir, Hişarn b. Urve'den, o da babasından, o da Abdullah b,
Zübeyr'den naklen haber verdi. Abdullah şöyle demiş:
Hendek günü ben ve Ömer
b. Ebi Seleme kadınlarla birlikte Hassan'ın kal'asında idik. Bâzan o bana
belini eğiltir ben bakardım, Bazan da ben ona belimi eğiltir, o bakardı. Babamı
atı üzerinde silâh içinde Beni Kureyza'ya geçtiği vakit tanırdım.
Râvi diyor ki: Bana
Abdullah b. Urve dahi Abdullah b. Zübeyr'den naklen haber verdi. Abdullah demiş
ki: Ben bunu babama andım da'.
— Beni gördün mü oğulcuğum? dedi.
— Evet! cevâbını verdim.
— Beri bak! Vallahi o gün Resûlullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benim için anne ve babasını cem ederek:
«Babam ve annem sana
feda olsun...» buyurdular, dedi.
49-م - (2416) وحدثنا
أبو كريب.
حدثنا أبو
أسامة عن هشام،
عن أبيه، عن
عبدالله بن
الزبير. قال:
لما
كان يوم
الخندق كنت
أنا وعمر بن
أبي سلمة في
الأطم الذي
فيه النسوة.
يعني نسوة
النبي صلى الله
عليه وسلم.
وساق الحديث
بمعنى حديث
ابن مسهر، في
هذا الإسناد.
ولم يذكر
عبدالله بن
عروة في
الحديث. ولكن
أدرج القصة في
حديث هشام عن أبيه،
عن ابن الزبير.
{m-49}
Bize Ebû Kureyb de
rivayet etti. (Dediki): Bize Ebû Usâme, Hişam'dan, o da babasından, o da
Abdullah b. Zübeyr'den naklen rivayet etti. Şöyle demiş:
Hendek (harbi) günü gelince
ben ve Ömer b. Ebü Seleme kadınların yâni Neb i(Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in
kadınlarının bulunduğu kal'ada idik...
Râvi hadisi İbni
Müshir'in bu isnaddaki hadisi mânâsında nakletmiş. O "bu hadisde Abdullah
b. Urve'yi anmamıştır. Lâkin kıssayı Hişâm'ın babasından, onun da İbni
Zübeyr'den naklettiği hadise dere etmiştir.
İzah:
Anlaşılan kal'a
içerisinde kimi Abdullah b. Zübeyr belini eğittir arkadaşı sırtına basarak
dışarda olup biteni seyreder, kimi de arkadaşı eğilir Hz. Abdullah onun sırtına
basarak dışarı bakarmış. Hz. Abdullah b. Zübeyr hicret senesi Medine'de
doğmuştur. Hendek harbi ise sahih rivayete göre hicretin dördüncü yılında
olmuştur. Şu halde bu vak'ayı gören Hz. Abdullah o zaman tam dört yaşında bile
değildir. Bu da gösteriyor ki, cumhûr-u muhaddisinin: «Beş yaşma varmadıkça bir
çocuğun hadis dinlemesi sahih olmaz» sözleri doğru değildir. Nevevi: «Doğrusu
çocuk temyize kadir olduğu zaman dört yaşında, yahut daha küçük de olsa hadis
dinlemesinin sahih olmasıdır.» diyor.
Hadis-i şerif Hz.
Abdullah b. Zübeyr'in bu yaşta bu vak'ayı güzelce zabdetmiş olmasiyla
menkabesine delildir.